Psikiyatrist: Murat Bey az
önce izah ettiğim gibi burada hastalıklarla ilgili toplumun bilgilenebilmesi
için hasta görüşmesini sesli kayıtla not ediyoruz. Daha sonrasında onu yazıya
dökerek ve isimleri değiştirerek sizi tanınmayacak hale getirerek hastalıkla
ilgili bilginin topluma ulaşmasını böylece insanlar için bir tür psikoeğitim sağlamayı
düşünüyoruz. İnsanlar hastalıkları tanır ve bu şekilde hekime ulaşır. Birçok
kişi de fayda görüyor. Bazen binlerce bazen yüz binlerce okuyucuya
ulaşabiliyor. Eğer uygun görürseniz bu görüşmenin sesli notlarını alıp daha
sonra yazıya döküp kimlik bilgilerinden ayrıştırarak yayınlamak istiyoruz. Daha
sonrasında sizin söylediğiniz gibi ses kaydını tümüyle imha etmek, siz öyle bir
kayıt koyduğunuz için öyle yapacağız.
Hasta: Evet.
Psikiyatrist: Sizce uygun
mudur?
Hasta: Uygundur anlaştık.
Psikiyatrist: Onay
veriyorsunuz öyle mi?
Hasta: Evet veriyorum.
Psikiyatrist: Teşekkür
ederim o zaman devam edelim. Geliş şikâyetiniz ‘’Müthiş kaygılarım var.
Takıntılarım var.’’ diyorsunuz.
Hasta: Vardı aslında şimdi
ben tekrardan antidepresan kullanmaya başladım. Şu son 5 ay içerisinde yeniden
sertralin kullanmaya başladım. Biraz da doktor kontrolünün dışına çıkıyorum
ben.
Psikiyatrist: Tamam
olabilir.
Hasta: Mesela 50 mg’dan 100
mg’a çıkarırken ben 200 mg’a kadar çabuk çıkmaya çalıştım.
Psikiyatrist: Yani obsesif
kompulsif bozuklukta daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulabilir. Belki deneyimli
bir hasta olduğunuz için bunları yaptınız.
Hasta: Bir an önce…
Psikiyatrist: Tedaviden fayda
görmek istediniz.
Hasta: Evet hocam bu
sebeple dozu yükselttim. Sertralin kullanmaya başlayınca çok ciddi bir terleme başladı.
Sonrasında da terlemem geçmediği için bırakmak zorunda kaldım.
Psikiyatrist: İlaçlardan
evvel şu belirtiler konusunu konuşabilir miyiz biraz? Yani takıntılar oluyordu
ve ‘’özellikle cinsel içerikli’’ dediniz ne gibi şeyler oluyordu?
Hasta: Geçmişteki yani
özür dilerim.
Psikiyatrist: Rahat olun
lütfen bu konularda yani bunların hepsi sonuçta beynin ürettiği bozuk
düşünceler. Bundan dolayı utanma, sıkılma olmasın.
Hasta: Cinsel imajlar mı
diyeyim ne diyeyim artık.
Psikiyatrist: Ne gibi?
Mesela eşcinsellikle ilgili şeyler oluyor mu?
Hasta: Hayır eşcinsellikle
ilgili değil de…
Psikiyatrist: Birileriyle
cinsel birliktelik mi hayalinizden geçiyor? Bunlar mı oluyor?
Hasta: Yani cinsel arzular
ve istekler…
Psikiyatrist: Tamam yani
onların hayalleri gibi şeyler mi geçiyor zihninizden?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Mümkün olan
en açık şekliyle ifade edebilirsiniz. Çünkü bunların hepsi bizim için tamamen
hastalık belirtisi lütfen rahat olun. Yani bunun karın ağrısından veya baş
ağrısından, migren atağından herhangi bir farkı yok bizim için. Ne kadar rahat
olursanız o kadar iyi olur. Birileriyle cinsel birliktelik hayali mi düşüyor
zihninize nasıl bir şey?
Hasta: Yani hayali düşüyor
ve düşünceler.
Psikiyatrist: Anladım.
Cinsellikle ilgili hayal veya arzular. Yani falanca kişiyle birlikte olmak,
sokakta gördüğünüz bir kadınla birlikte olmak.
Hasta: Evet hocam evet bir
de sık ve ısrarcı düşünceler yani diğer insanlardan.
Psikiyatrist: Anlıyorum
‘’Ortalama insanlara nazaran daha fazla bir cinsel dürtü zihnimi meşgul
ediyor.’’ diyorsunuz. Doğru mu anladım?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Peki bir de
‘’Bir şarkı takılıyor gitmiyor.’’ demişsiniz.
Hasta: Onun gibi evet
neden rahatsız olursam o takılıyordu ve özellikle istemediğim şeyler
takılıyordu.
Psikiyatrist: Dönüp
duruyor zihninizde öyle mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Peki, ‘’dini
vesveseler, şirk vesveseleri’’ demişsiniz nasıl?
Hasta: Doğrudur. Bir şey
yapıyorum diyelim o konuda en kötü şeyler aklıma geliyor. Mesela bunu şirk
işleyerek yaptığımı düşünüyorum. En kötü ihtimaller aklıma geliyor ve endişeleniyorum.
Psikiyatrist: Mesela ne
söyleyerek ne yaparak şirk işlediğinizi düşünüyorsunuz? Şirkten kastınız
Allah’a ortak koşmak değil mi?
Hasta: Evet hocam evet.
Günah olduğunu inkâr gibi yani…
Psikiyatrist: Yani şöyle
bir şeyin günah olduğunu sen kabul etmedin, sen onu günah saymadın gibi mi?
Hasta: Evet hocam evet
öyle.
Psikiyatrist: Haram bir
şeyi helal sandın gibi mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Bir düşünce
geliyor aklına ve sonra o düşünceden kendini mi sorumlu tutuyorsun nasıl
oluyor?
Hasta: Evet bir düşünce
oluyor. Bir şey söylüyorum ama oradan çıkarılmayacak anlamlar aklıma geliyor. O
kelimeden çıkarılabilecek en uzak anlam aklıma geliyor. Öyle yani hocam pek
anlatamadım ama…
Psikiyatrist: Hımm...
Hasta: Namaz kılarken
oluyor mesela.
Psikiyatrist: Nasıl bir
düşünce?
Hasta: Yani mesela sövme.
Psikiyatrist: Yani Allah’a
sövme gibi mi?
Hasta: Evet hocam bir de
daha önce söylediğim çirkin düşünceler geliyor.
Psikiyatrist: Cinsel düşünceler mi?
Hasta: Evet hocam çok
yoğun bir şekilde bunlar geliyor. Bunlardan sakınmak hususunda ben kusurlu olup
olmadığım hususunda şüpheye düşüyorum.
Psikiyatrist: Yani ‘’Bu
düşünceler geliyor ve bu düşüncelere mani olacak şekilde davranmadığım için
mesul durumayım. Sorumlu durumdayım.’’ diye mi düşünüyorsunuz?
Hasta: Evet hocam şaşıyorum
bu yüzden. Soruyorum kendime; ‘’Gücüm yeterek mi oldu yetmeyerek mi oldu?’’
Psikiyatrist: Bu düşünceyi
ben engellemek için ne yaptım?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Yeterli bir çaba sarf ettim mi etmedim mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Günahkâr
oldum mu olmadım mı?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Öyle mi?
Hasta: Evet hocam doğrudur
aynen böyle hocam.
Psikiyatrist: Bunlar çok
tipik obsesyonlar rahat olun lütfen böyle oluyor. Temizlik konusunda da başka konularda da din,
cinsellik bu konularda da takıntılar bu şekilde geliyor. Bunlar tam anlamıyla
halkın arasında ‘’vesvese’’ olarak isimlendirilen ve gerçekte hastanın
mesuliyet sahibi olmadığı düşünceler. Beynin bir arızasının neticesi.
Hasta: Burada belirtmek
istediğim şeyler var. Bu düşünceler benim için travmatik oluyor. Her ne kadar
ben bunlardan nefret etsem de bazen bu düşüncelere uyduğum zaman bundan dolayı
duyduğum suçluluk, bunun üzerine düşünmem bunlar beni çok etkiliyor.
Psikiyatrist: Nasıl
anlayamadım burayı?
Hasta: Her ne kadar nefret
etsem de bu aklıma gelen düşüncelerden…
Psikiyatrist: Tamam bu
düşünceler bana ait değil ama yine de günahkârlık duygusuna kapılıyorum.
Hasta: Hayır.
Psikiyatrist: Nasıl?
Hasta: Cinsellikle ilgili
düşüncelerden yani nefret ettiğim şeyler ama olur da bu kötü düşüncelere uyar
ya da bunları düşünürsem bunlar benim için bir travma gibi oluyor.
Psikiyatrist: Yani ‘’Bu
düşünceler bana ait değil farkındayım ama bu düşüncelerin yine de zihnime
gelmesi beni çok üzüyor.’’ diyorsunuz öyle mi?
Hasta: Evet üzüyor. Ben bu
düşünceleri isteyerek düşünmekten bahsediyorum.
Psikiyatrist: Anladım
‘’İsteyerek düşündüğüm de oluyor.’’ bunu mu demek istiyorsunuz?
Hasta: Hıh evet evet. Bu
beni çok üzüyordu gerçekten şu an eskiye göre azalmış durumda.
Psikiyatrist: Bunu isteyerek
mi düşündünüz, beyninize düştü mü onu ayırt etmek mümkün değil. Yani tekrar
söyleyeyim beynin bir çalışma arızası ve bir sorun bu. Neredeyse otomatik
devreye giriyor bu düşünceler.
Hasta: Hımm.
Psikiyatrist: Sizin ‘’Bunu
ben istedim veya istemedim’’ karmaşasını yaşamanıza gerek bile yok. Bu hastalık
anlatabiliyor muyum?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Bunu
motordan gelen bir ses gibi düşünün. Şoförün orada özel bir gayreti yok ama bir
arıza var. Ses karıştırıyor motorun çalışmasını öyle düşünün. Anlatabiliyor
muyum?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Bu sizin
tercih ettiğiniz bir şey değil.
Hasta: Evet hocam
gerçekten değil.
Psikiyatrist: Hani şoför
tedirgin oluyor ‘’Acaba benim yüzümden mi oluyor.’’ veya ‘’Benim yüzümden oldu
galiba ben yaptım.’’ gibi fazladan suçluluk hissediyor. Anlatabiliyor muyum?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Peki şimdi
devam eden ne tür belirtiler var? Bir miktar ilaç da kullanıyorsunuz doğru mu
anladım?
Hasta: Evet hocam evet
kullanıyorum.
Psikiyatrist: Ne
kullanıyorsunuz? Ne kadar?
Hasta: Hocam 300 mg
fluvoxamine.
Psikiyatrist: Halen 300 mg
fluvoxamine kullanıyorsunuz öyle mi?
Hasta: Evet hocam. 300
mg’a çıktıktan…
Psikiyatrist: Ne kadar zamandır böyle?
Hasta: 2 ay kadar sonra
oldu. 2 buçuk ay oldu hocam.
Psikiyatrist: 2 buçuk
aydır bu dozda öyle mi?
Hasta: Evet hocam bu
dozda.
Psikiyatrist: Peki bu doza
çıktıktan sonra neler değişti?
Hasta: Açıkçası bu doza
çıktıktan sonra pek bir şey değişmedi. Yani sertralin aldığımda da fluvoxmanine
aldığımda da bu stresle beraber olan işte kist gibi belli yerlerde tekrar
tekrar şişen sivilcelerim oluyordu.
Psikiyatrist: Hıhı.
Hasta: Mesela onlar gitti
galiba kortizondan kaynaklıydı. Hafif bir rahatlama olmuş olabilir %20 gibi
belki ama beni en çok rahatlatan ruminasyonlar gitmedi mesela.
Psikiyatrist: Neydi
ruminasyonlar? Tekrar eden zihinsel geliştirmeler bu tür şeyler neydi?
Hasta: Bu düşünceler.
Psikiyatrist: Obsesyonlar,
vesveseler öyle mi? Ruminasyon derken bunu mu kast ettiniz?
Hasta: Evet hocam bunun
üzerine düşünüyorum düşünüyorum. Huzursuz oluyorum. Uzun bir süreyi o şeyleri
düşünerek gerçekleştiriyorum. Kastım buydu ruminasyon derken.
Psikiyatrist: Yani
obsesyonların sayısı azaldı veya tekrarları azaldı?
Hasta: Fluvoxamineden ben
ciddi bir etki gördüğümü düşünmedim ama ketiapine başladım ve ondan ciddi bir
etki gördüm. Belki 3 aya kadar etki gösteriyor olabilir ama…
Psikiyatrist: Yani fluvoxamineden
ne kadar sonra başladınız? Daha doğrusu ketiapine başlayalı ne kadar oldu?
Hasta: Ketiapine başlayalı
1 ay olmadı.
Psikiyatrist: Anladım ama
ondan fayda gördünüz.
Hasta: Evet hocam yarım
aydır kullanıyorum.
Psikiyatrist: Bu tedaviyi
siz mi düzenlediniz?
Hasta: …
Psikiyatrist: Soruyorum
rahat olun lütfen.
Hasta: Ketiapini siz
vermiştiniz. 200 mg fluvoxamine ve 25 mg ketiapin vermiştiniz.
Psikiyatrist: Ketiapinden
sonra neler değişti?
Hasta: O ruminasyonlar çok
ciddi anlamda azaldı ve çok rahatladım.
Psikiyatrist: Hıhı.
Hasta: Ama ketiapin gündüz
vakti bile az bir miktar uyuklama değil de bir uykululuk hali yapıyor.
Psikiyatrist: Tabii
anladığım kadarıyla öğrenen bir hastasınız. Çünkü biz sizinle görüşeli tam 8
sene olmuş. 8 sene de geçmiş hatta o zaman ilk hastalandığınız devirlerde
görüşmüşüz. Tedaviye o zaman başlamışız. İlaç olarak fluvoxamineyi ve ketiapini
o zaman başlamışız. Anlaşılan bir miktar fayda görmüşsünüz ki tekrar onları
kullanma ihtiyacı hissetmişsiniz geçen seneler içerisinde.
Hasta: Evet hocam gördüm.
Psikiyatrist: Tedaviyi
hiçbir zaman hastaların kendisinin düzenlemesini arzu etmeyiz ama burada teknik
olarak hata yapmamışsınız çok şükür onu söyleyeyim. Burada notları okuyacak
olan hastalar da sakın bu yola tevessül etmesinler. Doğru bir şey değil mutlaka
hekimleri düzenlesinler ama siz ağır bir hata işlememişsiniz en azından.
Başkaları bunu yapmasın çünkü olası yan etkileri konusunda sorun yaşayabilir.
Bizim o yıllarda ketiapin ve ziprasidon 2 ilacı karşılaştırdık da sonuçlarını,
geriye dönük notlarımıza da baktık. Eklediğimiz ketiapinin hastaların %80’inde
obsesif kompulsif bozuklukta katkı sağladığını gösterdik. %40-%50 civarında da
ziprasidon eklediğimiz hastalarda da katkı sağladığını gösterdik. Onu
yayınladık ve epeyce Dünya’dan atıf aldı o makale. Dolayısıyla bilimsel olarak
da bu yaptığınız şey kendine göre bir kanıta dayalı yani.
Hasta: Ben İngilizce’de
anlıyorum ve biliyorum. Makalelere bakıyorum ve okuyorum.
Psikiyatrist: Dünya’daki ilk
karşılaştırma çalışmasıdır antipsikotikleri ekleme açısından belki halâ yoktur.
Ziprasidon ve ketiapin karşılaştırılması yani ‘’haluksavas’’ diye tararsanız o
makale çıkacaktır karşınıza. Çok sayıda da atıf alıyor alanındaki ilk çalışma
çünkü. Ketiapin mantıklı düşük dozda bile katkı sağlaması iyi bir şey 25 mg çok
düşük bir doz.
Hasta: Ben bir de aripiprazolü
ve risperidonu denedim.
Psikiyatrist: Kaç mg
aripiprazol denediniz ve kaç mg’a kadar çıktınız?
Hasta: Çıkmadım aslında
tek doz denedim. Rahatsız etti bıraktım. 10 mg’dı galiba.
Psikiyatrist: 10 mg’sa
rahatsız eder.
Hasta: En küçüğü 10 mg
galiba.
Psikiyatrist: Hayır en
küçüğü 5 mg. Sizin kullandığınız 10 mg’sa o bile rahatsız etmiş olabilir ama
iyi bir ilaçtır.
Hasta: Rahatsız etti evet.
Psikiyatrist: Siz bunları
hep kendiniz mi yaptınız?
Hasta: Evet kendim yaptım
aripiprazolü gerçi doktor ekleme yapmıştı. Ben talep ettim o yazdı.
Psikiyatrist: Peki şimdi
kritik bir soru sorayım. Bu en son durumda siz fluvoxamineye başladıktan sonra
ketiapin ekledikten sonra 1 ay önce bu takıntıların genel olarak hastalığın
şiddeti son tedavi protokolünüzde öyle söyleyeyim. Ne kadar azalmıştır?
Hasta: Yani %30’lara inmiş
olabilir.
Psikiyatrist: %70’i gitti
yani şu an.
Hasta: Evet bence çok
ciddi bir miktarı gitti. Ciddi bir fark var yani.
Psikiyatrist: Yani bu
tedaviyi doktora gitmeden düzenleyip hallettiniz bir şekilde öyle mi?
Hasta: Yani evet deneme
yanılma diyebilirim. Aripiprazolü denedim ve rahatsız oldum. Risperidon aldım
ve rahatsız oldum.
Psikiyatrist: ‘’%70
iyileşme tanımlıyor.’’ diyorum.
Hasta: Ketiapin her ne
kadar bir miktar uykululuk hali yapıyor olsa da erkenden alınca iyi. Bir şey
daha belirtmem lazım. Ben eskiden beri yani lise çağından beri çok uyurdum ve
yorgunluk hissederdim. Şunun farkına vardım mesela antidepresan aldıktan sonra
rüya görmeye başladım ya da bunları hatırlamaya başladım. Bilemiyorum.
Psikiyatrist:
Antidepresanların böyle bir etkisi var. Rüya gördürüyor veya daha çok
hatırlatıyor.
Hasta: Acaba uyku
problemiyle bir ilgisi de olabilir mi?
Psikiyatrist: Şimdi
uykunuz nasıl?
Hasta: Güzel yani ketiapin
aldıktan sonra 25 mg alıyorum ve güzel. Aslında arttırmayı düşündüm. Bilmiyorum
faydası artar mı o zaman ketiapinin?
Psikiyatrist: Yani yan
etkileri artar faydası da artabilir elbette ama yan etkiler zaten halen olduğu
için oradan yürümek yerine belki aripiprazolü daha makul ve düşük dozlarda
eklemek daha iyi olabilir. Acele etmeyelim. Oraya en sonda geleceğiz. Şimdi
hastalığın %70’i gittikten sonra geriye kalan belirtiler neler? Bu belirtilerin
sizi rahatsız eden boyutu nedir?
Hasta: Açıkçası her şey o
kadar hızlı gelişti ki sizden randevu almak için uğraşıyordum.
Psikiyatrist: ‘’Ben
randevu beklerken iyileşme başladı.’’ diyorsunuz doğru mu anladım?
Hasta: Evet hocam evet.
Belki de gelmezdim bile.
Psikiyatrist: Anladım.
Hasta: Ketiapinin bir de
şöyle bir yan etkisi var. Kafamda özellikle saçlarımın içerisinde belli
yerlerde sivilceler oluyor. Öyle bir yan etkisi var yani ama yine de…
Psikiyatrist: ‘’İyi bir
ilaç.’’ diyorsunuz yani öyle mi?
Hasta: Evet hocam yani
zararından yararı daha çok.
Psikiyatrist: Peki sizce
tüm bu obsesyonlar neden oluyor? Bu sadece sizin zihninizde hastalığın oluşumun
kavramıyla alakalı bir soru yoksa gerçek bir tıbbi soru değil yani?
Hasta: Demek ki benim
biyolojik bir yatkınlığım var. Halam mesela şizofrendir. Öyle bir yatkınlık var
neticede kimyasal bir dengesizlik…
Psikiyatrist: Çok güzel
bir bakış açısı. Peki, çocukluk çağında yaşadığınız bir travma var mı?
Hasta: Daha önce
bahsettiğim husus var. Babamla aramda olan husus.
Psikiyatrist: Babamla
ergenlikte inanç konusunda olan gerilim.
Hasta: Abimle de keza var.
Daha doğrusu vardı yine var elbette ama o zaman daha farklıydı.
Psikiyatrist: Babanızla
olan gerilim sizin bir şekilde daha dindar olmanız onunsa dine mesafeli olması
mıydı? Nasıldı açar mısınız biraz?
Hasta: Babam adına bir
üzüntü, bir kaygı, bir şaşkınlık…
Psikiyatrist: Nasıl?
Hasta: Yani ‘’Babam için
ne yapabilirim?’’ düşüncesi…
Psikiyatrist: Yani ‘’Babam
ölse cehenneme gidecek.’’ böyle bir kaygı mı?
Hasta: Evet aynen evet.
Psikiyatrist: Peki
çocukken hiç ihmale uğradınız mı?
Hasta: Yani annem
çalışıyordu ihmalden kastınız?
Psikiyatrist: Yani
yeterince anne baba sevgisi göremediğini düşünmek.
Hasta: Elbette farklı bir
şekilde görmek isterdim.
Psikiyatrist: Nasıl?
Hasta: Bu temizlik
takıntılarıyla ilgili olabilir. Mesela evde bir köpek vardı ve çok içli
dışlılardı.
Psikiyatrist: Yani evde
bir köpek olması temizlik takıntıları mı tetikledi.
Hasta: Yani o benim için
anksiyete ve endişe verici bir durumdu benim için.
Psikiyatrist: Anladım
gayet anlaşılabilir bir şey. Peki, çocukken hiç dayak yediniz mi? Şiddete
uğradınız mı? Kötü muamele gördünüz mü?
Hasta: Hayır.
Psikiyatrist: Çocukken hiç
tacize uğradınız mı?
Hasta: Hayır.
Psikiyatrist: Çocukluk
çağında aşırı hareketlilik, haylazlık problemi var mıydı?
Hasta: Çok küçükken normal
bir çocuğun olduğu kadar hareketliymişim. Ergenlikten sonra hep ağırbaşlı ve
içine kapanık halk dilinde de utangaç.
Psikiyatrist: Anladım
kişilik özellikleriniz hakkında çevre ne düşünür?
Hasta: Çekingen, içine
kapanık ve asosyal.
Psikiyatrist: Siz kendi
kişilik özelliklerinizi nasıl tarif edersiniz?
Hasta: Asosyal, içine
kapanık, problemli.
Psikiyatrist: Problemli
derken neyi kast ediyorsunuz?
Hasta: Okulu bırakmak,
insanlarla iletişim kurmamak o manada inatçı da denilebilir.
Psikiyatrist: Son
zamanlarda olumlu olumsuz bir yaşam olayı var mı?
Hasta: Evlilik olumlu
olarak son 6 aydır.
Psikiyatrist: Yaşadığınız
bir kişilerarası çatışma bir sorun var mı?
Hasta: Evet var.
Psikiyatrist: Nedir?
Hasta: Benim okulumu
uzaktan okuyamam. Eşim sözleşmeli ve istifa etmek istemiyor ama şartlar bunu
gerektirebilir gibi gösteriyor.
Psikiyatrist: Bu da bir
çatışmaya gerilime yol açıyor öyle mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Bu
hastalığın ilk belirtileri…
Hasta: İlk belirtileri
ergenlikteydi.
Psikiyatrist: Kaç yılında
yani?
Hasta: Lise yıllarının
başı 2005 civarı olabilir. Mouse temizlemeyle başladım belli sayılarda silerdim.
1, 2, 3, 5… o şekilde giderdi.
Psikiyatrist: Anladım.
Hasta: Ama tabi ben onun
hastalık olduğunu şimdi anlıyorum.
Psikiyatrist: Anladım mouse
temizlerken tekrarlayan sayıları kullanırdınız.
Hasta: Evet hocam evet.
Psikiyatrist: Yani
temizlik obsesyonlarıyla başladı öyle mi?
Hasta: Evet hocam öyle
başlamış işte şimdi farkına varıyorum. O zaman beni sizin yanınıza zorla
getirdiler ellerim yıkamaktan beyazlaşmış abdest almaktan, 10-15 dk ‘’Oldu mu
olmadı mı?’’ diye uzun sürüyormuş abdest almam.
Psikiyatrist: Peki bana
2011’de geldiniz. 2011’den evvel bir doktora müracaat var mı? Yani o aradaki
5-6 yıllık süreçte var mı bir görüşme?
Hasta: 2007 yılında ben
çok düşünüyorum, içine kapanığım diye beni bir muayeneye götürdüler.
Ruminasyonlarım oluyor diye götürdüler.
Psikiyatrist: Yani 2007
yılında bir psikiyatriste göründünüz öyle mi?
Hasta: Evet hocam evet.
Psikiyatrist: Ne tanı
kondu?
Hasta: ‘’Şizoid tip’’
dedi. Galiba bir antidepresan yazdı o zaman ama ben kullanmadım.
Psikiyatrist: Psikotik
demek istemiş herhalde yani obsesyonlar var ama psikotik düzeyde gibi mi?
Hasta: Sınıflandırmalardan
bir şey söyledi ve bir antidepresan yazdı. Tam hatırlamıyorum zaten
kullanmadım. Çok karşıydım o zaman. Bu durumu bir tür hakaret gibi karşılıyordum
o zaman. Doktor yine obsesif kompulsif bozukluktan şüphe etti o zaman.
Psikiyatrist: Başka bir
doktora gittiniz mi bana gelinceye kadar?
Hasta: Yok hayır gitmedim.
Psikiyatrist: O zaman yine
obsesif belirtileri mi vardı?
Hasta: Evet hocam. Okulu
bırakmak istiyordum. Mesela ben çok utangaç bir insanım cinsel obsesyonlar
nedeniyle kadınlardan kaçıyordum.
Psikiyatrist: Sonra bir de
eller beyazdı abdest almaktan.
Hasta: Evet evet doğru.
Psikiyatrist: Başka neler
vardı belirti olarak?
Hasta: Ben gelmek istemiyordum
sizin yanınıza da başka doktora da o manada belki bir depresyon olabilir.
Psikiyatrist: Yani bir
tedavi motivasyonu taşımıyordunuz?
Hasta: Yok.
Psikiyatrist: Yani bir
moral bozukluğu, üzüntü, keder, içe kapanma var mıydı?
Hasta: Vardı vardı.
Psikiyatrist: Depresyon
eşlik ediyormuş o zaman.
Hasta: Esasen hep var olan
şeylerdi onlar. Düşününce fluvoxaminenin o konuda faydası var.
Psikiyatrist: Biz o zaman
fluvoxamine ve ketiapin başlamışız öyle mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Fluvoxamine
kaç mg?
Hasta: 200 mg.
Psikiyatrist: Bir de
ketiapin 25 mg vermişiz öyle mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: 2. görüşme imkânımız
oldu mu yoksa o tek görüşme miydi?
Hasta: Önce ilacı
kullanmayı reddettim. Sonra sizle görüştüm ve kabul ettim. Bunlar tabii birkaç
hafta içerisinde olan şeyler.
Psikiyatrist: Sonrasında
da poliklinikten takip edildiniz öyle mi?
Hasta: Evet hocam
asistanlar takip etti.
Psikiyatrist: Bir iyileşme
oldu mu?
Hasta: Yani bir rahatlama
olmuş olabilir. Hemen değil ama yavaş yavaş bir rahatlama hissettim.
Psikiyatrist: İlacın bir
şekilde etkili olduğunu düşünmeye başladınız öyle mi?
Hasta: Evet hocam tabii o
zaman ilk defa ilaç kullanıyorum.
Psikiyatrist: Bu ilaçlara ne
kadar devam ettiniz?
Hasta: 5-6 yıl devam ettim
ama doktor kontrolünde değil.
Psikiyatrist: Dozlar nasıl
oldu?
Hasta: Dozlar fluvoxamine
200 mg’a devam ettim.
Psikiyatrist: Hıhı.
Hasta: Ketiapin 25 mg ama
bir ara bıraktım daha sonra fluvoxamineyi bıraktım. Hepsini bıraktım.
Psikiyatrist: Ne zaman
hepsini bıraktınız? 5-6 yıl sonra mı?
Hasta: Evet hocam. 1 yıl
kadar hiçbir şey içmedim.
Psikiyatrist: Son bir
buçuk yıldır son 5-6 ay hariç ilaç kullanmıyorsunuz öyle mi?
Hasta: Evet hocam evet.
Psikiyatrist: Dolayısıyla
1 yıl kadar ilaç kullanmadınız.
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Şunda bir
kere tebrik ederim. 2 şey var biri; eleştirilecek konu doktorla temas etmeden
ilaca devam etmişsiniz. İyi yani bu hata elbette ama ağır hata değil bu. Ağır
hata; doktora sormadan ilacı bırakmaktır. Onu da yapmışsınız 2. olay ama
seneler sonra doktora sormadan ilacı bırakmak ağır hata odur. Nitekim 3. hatayı
yapmışsınız; doktora sormadan tekrar ilaca başlama. Yani hasta neler yapabilir?
Kendi başına ilaç kullanabilir. Kendi başına ilaç dozunu ayarlayabilir. Kendi
başına ilacı kesebilir. Kendi başına ilaç başlayabilir. Tüm bunları
yapmışsınız. Ders gibi…
Hasta: Hatta ben çok kısa
bir süre klomipramine başladım.
Psikiyatrist: OKB’nin
tedavisini tıbba uygun bir şekilde epeyce araştırmışsınız o da belli oluyor.
Tıbba uygun şekilde tedavi etmeye çalışmışsınız ama şüphesiz bunu bir hekimle
yapsanız daha kolay ve daha doğru olurdu. Önemli değil. Şu anda çok şükür hastalık
çok çok kötüye gitmeden dağılmadan ama mesela hayatınızda belli kayıplar
yaşayarak okulu bırakmak mesela bırakmak zorunda kalmışsınız değil mi?
Hasta: Evet.
Psikiyatrist: Eğitim
hayatınız aksamış.
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Görüşmenin
gidişatından anlıyorum parlak bir kişisiniz. İyi bir okula yerleşmişsiniz ve
buralarda kayba uğramışsınız. Şu an çalışmıyorsunuz değil mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Bunlar
hastalığın doğru tedavi edilmemesinden dolayı yaşanılan kayıplar diyebiliriz.
Ha belki çok iyi tedavilere rağmen de kayıplar yaşıyor olabilirdiniz. Orası
ayrı bir husus ama burada bariz kayıplar görüyoruz. Peki, hastalık süresince
aralarda bir iyileşme oldu mu?
Hasta: Olmadı ilaçtan
dolayı demiyorum tabii.
Psikiyatrist: İlaçla
birlikte kast ettiğim şey. İlacı kullanırken tam rahatladığınız bir dönem oldu
mu?
Hasta: Tabii tabii tam
rahatladığım demeyeyim ama…
Psikiyatrist: İlaçla
birlikte önemli oranda öyle mi?
Hasta: Evet evet.
Psikiyatrist: Kaçlara yani
yüzde kaçlara kadar?
Hasta: Yani %80’e kadar
azalmış olabilir. Belki de %90 bilemedim ama %80 diyorum.
Psikiyatrist: İntihar
düşüncesi hiç oldu mu?
Hasta: Yani irademle
olmadı.
Psikiyatrist: Peki hiçbir
plan oldu mu?
Hasta: Hayır hayır.
Psikiyatrist: Ailenizde
başka psikiyatrik rahatsızlığı olan var mı?
Hasta: Evet halam
şizofreni.
Psikiyatrist: Anne babada
psikiyatrik olmayan rahatsızlıklar söylediniz. Babanın ne rahatsızlığı var
mesela?
Hasta: Babamda kilo var,
sigara var, bağırsaktan ağır ameliyatlar geçirdi bir de yeni şeker başladı.
Annemde kolesterol var. Anne tarafımda şeker çok yaygın ama annemde yok.
Annemde bir de eklem sıkıntısı var. Fıtık var.
Psikiyatrist: Anladım.
Sizin başka bir tıbbi rahatsızlığınız var mı?
Hasta: Ben kum döküyorum.
B vitamini eksikliği oluyor bazen. Kolesterol ve tip 1 yağlanma karaciğerde
nitekim fluvoxamineden sonra 4-5 kilo aldım. 2012’den sonra artarak kilo aldım.
En son 110 kilo oldum ve 82’lere kadar düştüm. Fluvoxamineden sonra yine biraz
kilo aldım ve 88’e çıktım.
Psikiyatrist: Anladım.
Alkol sigara kullanır mısınız?
Hasta: Hayır yok.
Psikiyatrist: Daha önce
psikiyatrik nedenlerle hastaneye yattınız mı?
Hasta: Hayır.
Psikiyatrist: Geçmişte
kullandığınız ilaçlar fluvoxamine, ketiapin başka?
Hasta: Risperidon ve
klomipramin denedim.
Psikiyatrist: Bu ilaçların
yan etkisi oldu mu?
Hasta: Evet cinsel olarak
oldu. Uyku artışı ve anksiyete artışı oldu.
Psikiyatrist: Geçmişte
kullandığınız bu ilaçlardan fayda gördünüz mü?
Hasta: Fluvoxamineden
evet. Aslında ketiapinin faydasını da gördüm. Klomipraminin faydasını
görüyordum ama yan etkileri kuvvetli olduğu için devam etmedim.
Psikiyatrist: Şu an
fluvoxamine ve ketiapin alıyorsunuz.
Hasta: Evet.
Psikiyatrist: %70 fayda
gördünüz doğru mu?
Hasta: Evet doğru.
Psikiyatrist: Tanı obsesif
kompulsif bozukluk. Depresyon şimdi yok yani öyle mi?
Hasta: Evet şimdi yok.
Psikiyatrist: Başlarda var
mıydı?
Hasta: Evet vardı.
Psikiyatrist: Bu ikisi
dışında var mı?
Hasta: Hayır yok.
Psikiyatrist: Şimdi
fluvoxamine doğru bir seçim. Oradan devam etmek lazım. 300 mg diyelim buraya
çok düşük miktarda aripiprazol ekleyebiliriz.
Hasta: O cinsel olarak yan
etki yaptı özellikle arttırıcı manada?
Psikiyatrist: Hım cinsel
dürtüler mi arttı? Sertleşme mi arttı?
Hasta: Dürtüler ve evet o
da arttı.
Psikiyatrist: Dürtüler
derken obsesyonlar arttı mı?
Hasta: Evet bence arttı.
Psikiyatrist: Peki
risperidon nasıl etkiledi?
Hasta: Yani ben pek olumlu
olduğunu düşünmüyorum. Çok uyuşukluk yapıyor.
Psikiyatrist: Aripiprazolü
acaba düşük doz denesek mi tekrar?
Hasta: Yani ben çok
gönüllü değilim.
Psikiyatrist: O zaman
ketiapinin dozunu arttırabiliriz ve o da uyku yapar. Amisülpirid verebiliriz.
Bunlar şimdi yayınlar açısından bakıldığında risperidon ve aripiprazol en öne
geçen ilaçlar obsesif kompulsif bozuklukta ekleme tedavisinde. Ketiapin iyi ama
uykululuk ve kilo yapıyor sizin için…
Hasta: Diğerleri aslında
iyi ama…
Psikiyatrist: Aripiprazol
yapıyor mu?
Hasta: Evet sanki uyku
ilacı içmişim gibi falan.
Psikiyatrist: Anladım peki
buna karar verelim. Düşük doz aripiprazol ekleyeyim mi eklemeyeyim mi?
Hasta: Bence ketiapinden
gidelim.
Psikiyatrist: Ketiapinin
dozunu arttıralım o zaman.
Hasta: Evet öyle
deneyelim.
Psikiyatrist: Peki o zaman
100 mg ya da 50 mg ketiapin deneyelim. İsterseniz 50 mg yapalım.
Hasta: Bu tek doz halinde
mi?
Psikiyatrist: Evet gündüz
vermek çok doğru değil.
Hasta: Tamam.
Psikiyatrist: Tamam
aripiprazol başlamadım. Ketiapin 50 mg başlıyorum geceleri 1 tane bu kadar.
Buraya ‘’B Planı’’ diyorum o…
Hasta: Benim burada
belirtmek istediğim bir şey var aslında belirtseydim keşke baştan.
Psikiyatrist: Hıhı.
Hasta: Gençliğimde önemli
kişi gibi…
Psikiyatrist: Nasıl mehdi
gibi falan mı?
Hasta: Evet evet aynen.
Psikiyatrist: O psikotik
notunu onun için düşmüşüzdür.
Hasta: Ondan sonra bunun
çok saçma bir şey olduğunu ben…
Psikiyatrist: Ne kadar
sürdü?
Hasta: Bir yıl en fazla
iki yıl.
Psikiyatrist: 15-16
yaşlarında mehdi olduğunuzu düşündünüz öyle mi?
Hasta: Evet hocam.
Psikiyatrist: Burada
sonuçta ailede bir şizofreni öyküsü olduğu için genetik bir yatkınlık var. Bir
psikotik belirtinin eşlik etmesi gayet anlaşılabilir bir şey karmaşık değil.
Büyük bir tehlike de değil. Sonuçta ilaçlarla da düzeltilebilecek bir şey.
Hasta: İlaç içmeden de ben
bunun çok saçma bir şey olduğunu düşünüyordum zaten.
Psikiyatrist: Ama yine de
zihinsel bir sapma yani bu bir şekilde ve şimdi fark ediyorsunuz net olarak.
Hasta: Evet çok eskiden
beri fark ediyorum zaten.
Psikiyatrist: Peki eklemek
sormak istediğiniz bir şey var mı?
Hasta: Şu an için yok.
Psikiyatrist: Benim
açımdan görüşme bitti.
Hasta: O manada bir şikâyetim
dikkatimi yoğunlaştırmam gerekiyor. Okulu okuyabilmem ve bitirebilmem için
oraya bir şey eklenir mi bilmiyorum ama…
Psikiyatrist: Dikkat
arttırıcı ilaç ekleyebiliriz ama dikkat arttırıcı ilaçların dopaminerjik etkisi
nedeniyle…
Hasta: Ters tepmesin.
Psikiyatrist: Bir psikotik
belirti yapma hani geçmişte de böyle bir psikoz öyküsü var ya bunu tetikleme
riski var. Bu şey değil ama atla deve değil ve hiç yapılmayacak bir şey değil.
Yani eğer yeniden ders çalışacaksanız düşük doz…
Hasta: Olur peki deneme
şekli…
Psikiyatrist: Fluvoxamine
sabah 1 akşam 1 mi alıyorsunuz?
Hasta: Hayır sabah 1 buçuk
akşam 1 buçuk alıyorum.
Psikiyatrist: Tamam aynen
devam edelim.
Hasta: Modafinil alayım
mı?
Psikiyatrist: Modafinil
uykunuzu kaçırır evet ama dikkatinizi arttırmaz.
Hasta: O zaman uykumu
kaçırmak için modafinil alayım mı?
Psikiyatrist: Evet
alabilirsiniz. Peki, şöyle yapalım mı? Fluvoxamineden ve ketiapinden devam
edelim. Siz dikkatle alakalı yoğun bir sorun çekerseniz buraya bir uyarıcı
ekleyelim b planı olarak.
Hasta: Tamam hocam.
Psikiyatrist: Başka sormak
eklemek sormak istediğiniz var mı?
Hasta: Hayır benim yok
belki eşimin söyleyecekleri olabilir. Bu ara bir inattan dolayı araba sattım.
Psikiyatrist: Nasıl
kızdınız mı?
Hasta: Evet bana
karışılmasına kızıyorum ama sonrasında da elime yüzüme bulaştırabiliyorum.
Psikiyatrist: Yani biraz
sosyal beceri anlamında da sorun yaşadığınız oluyor mu?
Hasta: Evet oluyor.
Psikiyatrist: Sık olan bir
şey mi?
Hasta: Evet çok yumuşağım.
Psikiyatrist: Suiistimale
ve telkine açık mı kalıyorsunuz bu manada?
Hasta: Evet evet.
Psikiyatrist: Kaygılı
insanların böyle bir özellikleri var. Kötü niyetli insanların böyle kaygılı
insanları suiistimal etme, kötüye kullanma, onları yanlış yola sevk etme veya
hani tabir uygunsa eline vurup ekmeğini alma olabiliyor maalesef. O konuda
çevreden destek almak lazım kritik kararları alırken.
Hasta: Tabii tabii.
Psikiyatrist: Bazılarımız
yaradılış gereği kötü niyetli insanları çok sezemeyiz. Başka eklemek sormak
istediğiniz bir şey var mı?
Hasta: Hayır benim yok.
Psikiyatrist: 1 ay sonra
sizinle görüşmek istiyorum uygun olur mu?
Hasta: Evet online olur.
Psikiyatrist: Tamam o
zaman geçmiş olsun umarım her şey yolunda gider.
Hasta: Teşekkürler.
*Dikkat bu görüşme notlarının yayınlanması
hastanın özel izni ile gerçekleşmektedir. Bu bilgilerin izinsiz bir biçimde
başka yerde yayımlanması hem hasta hakları hem de telif hakları açısından sorun
teşkil edecektir.